Köy Muhtarının Enginaryus Pröfüsör İle Anısı

Geçen bir köylüyle tanıştık. Ayaküstü biraz sohbet ettik. Anlattı, biz dinledik, sorduk, o söyledi filan derken önceki dönem muhtar olduğunu öğrendik. Ama “illallah ettim” dedi.
Dedik “Abicim, söyle hele nedendir, küçücük köyde illallah etmişsin?”
Dedi ki “Burası köy. Bu pandemiden sonra biliyorsunuz, herkes ‘işte bağ evi yapayım, bahçe açayım’ moduna geçti. İnsanlar anlaşamayınca da gelip benim kapıma dayanıyorlardı. Gerçekten muhtar olduğuma olacağıma pişman oldum o dönem.”
“Allah Allah! İnsanlar neden birbirine giriyordu ki, neyi paylaşamıyorlar bu koca arazide?” diye sorduğumuzda cevap ilginçti:
“Aslına bakarsan buraya zamanında bir aile geldi. Aile dediğim de, emekli bir karı koca. Okumuş, tahsil görmüş, üniversitede hoca veya onun gibi bir şey olmuş insanlar işte, geldiler. Tabi ilk geldiklerinde yalan yok, çok sevindik. Köyümüze aklı başında insanlar geldi dedik, sürekli ağırladık, buyur ettik. Hatta köyümüz için bir kültür derneği kurma fikrini attılar. Derneği kurduk onları o derneğe başkan yaptık.”
Dedim “Eeee, ne güzel işte!”
Dedi “İyiydi hoştu ancak daha sonra işte sürekli belediyeden şikayet tebligatları gelmeye başladı benim muhtarlığıma. Biri birini şikayet ediyor, atıyorum tarla arsa hususunda. Beni bilgilendirmek için bana da yazı geliyor ancak açıp bakıyorum, şikayetçi taraf sürekli bu bahsettiğim akademisyen karı koca.”
Dedim “Eeee, neyi şikayet ediyorlarmış?”
Dedi “Neyi olacak? Onların yanına etrafına yapılan tayni house olsun, konteyner ev olsun kim gelirse yazıyolarmış, şikayet ediyorlarmış, ‘imara uygun değildir kaçak ev yapıyı kaldırın’ diye, ‘imar izni yoktur, bunu buraya yapamazlar’ diye. Oysa ki kendileri de imar izni olmadan o konteynırdan bozma evlerini oraya kurdular fakat 2017’de geçen yasadan yararlanıp resmileştirdiler.
Tabi beni aldı bir gülme ancak muhtar anlatıyor…
“Her yeni geleni şikayet etmeye başladılar. Onu şikayet ediyor, adam benim kapıma dayanıyor, ‘Eee muhtar sen bizi niye şikayet etmişsin?’ öbürünü şikayet ediyor, insanlar kapıma dayanıyor ‘Muhtar sen bizi şikayet ediyosun hayrola’ diye. Baktım olacağı yok, gittim bahçelerine çaldım kapılarını. Dedim ‘Beyefendi, insanları sürekli büyükşehire şikayet ediyorsunuz, bunu neden yapıyorsunuz?’ sorduğumda
‘Ee biz buraya doğaldır diye geldik, biz buraya bakirdir insan yok diye geldik’ dediler iyi mi!”
bu arada ben dinliyorum ama şaşkınlığımı da gizleyemiyorum.
Dedim ‘ciddii olamazsınız!’

Dedi “Hatta Gediz Elektrik köylünün, bahçe sahiplerinin talepleri üzerine tarlalara bahçelere elektrik hattı uzatıyor, elektrik döşüyor ancak kablolar bunların evinin önünden geçiyor. Adamlar üşenmemişler, çekilmiş olan elektrik için Gediz Elektriğe hususi ‘Burası kırsal bölgedir, burada elektriğe ihtiyaç yoktur’ diye defalarca yazı göndermişler. Tabi bu da benim kulağıma geliyor ve köylümüz de bunu duyunca ‘Noluyoruz yahu?’ dedi elbet tabi !.”
Dedim “Sonra ne oldu?”
Dedi “Köylü artık bunlara tavır aldı mı, sırt çevirdi mı, konuşmayı kestik mi ve bunlarda daha fazla barınamadılar, göçüp gittiler. Kim bilir nerede kimleri şikayet ediyorlardır.”


Bu olay benim çok ilgimi cezbetti. Kendini dünyanın merkezi zanneden bu türden insanlar kimi zaman hiç beklemediğiniz makam, mevki, mertebe veya tahsil seviyesinde karşınıza çıkabiliyor. Ancak…
Etrafını düşünen kendini bilen insan da her nerede olsa kendini belli ediyor.
Ne diyelim, bu güzel anekdota uyar mı bilmem ama son zamanlarda aklıma gelip duran şu Yunus Emre’nin güzel bir sözüyle sonlandıralım yazımızı:
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.”

0 0 votes
Article Rating

0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments